Türkiye, geçtiğimiz dönemde gerginlik yaşadığı Rusya ve İsrail ile normalleşme için düğmeye bastı.

İsrail ile yaşanan Mavi Marmara, Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından ilk defa normalleşmeye yönelik adımlar atıldı. Destek Yatırım Menkul Değerler Analisti Aysun Göksu artan ticaret hacmi ve turizm gelirleri sayesinde bu normalleşmenin ilk etapta TL varlıklarına olumlu yansıdığına, ilerleyen zamanda ise cari açığın azaltılmasına önemli katkı sağlayacağını kaydetti.

Rusya ile en büyük kalemler enerji ve turizm 
Rusya, uçak krizinin ardından Türkiye’ye sert açıklamaların bir adım ötesine daha geçerek ekonomik yaptırımları sistematik bir şekilde uygulamaya koydu. Enerji olarak Rusya’ya olan bağımlılığımız ilişkilerin önemini bir kat daha artırıyor. Türkiye ithal ettiği doğalgazın yaklaşık %60’nı Rusya’dan temin ederken, Türkiye’nin Rusya’ya sattığı başlıca ürünler meyve-sebze, tekstil ve otomotiv sanayi ürünleri olarak öne çıkıyor. TÜİK verilerine göre iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2015 yılı sonunda bir önceki yıla göre yaklaşık %23 gerileyerek 24 milyar dolar (3,6 milyar dolar ihracat, 20,4 milyar dolar ithalat) seviyesinde gerçekleşti. Ticaret hacmimizin düşmesinde şüphesiz ağırlıklı olarak enerji fiyatlarındaki düşüşler etkili oldu. Ancak Rusya’ya yönelik ihracatın başlıca kalemleri olan meyve-sebze, tekstil ve otomotiv sanayi ürünlerinin bu yıl ihraç performansını incelediğimizde Rusya ile ilişkilerimizin önemi ortaya çıkıyor. Ocak-Nisan döneminde sebze-meyve ihracatımız %13,2, otomotiv sektörü ihracatımızda ise %7,4 düşüş kaydedildi. Ancak Rusya ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi ihracatımızda katalizör görevi görerek, büyüme ve cari açığımız üzerindeki olası riskleri hafifletebilir.

Cari açık azalır
Öte yandan bilindiği üzere turizm gelirleri de cari açığın önemli bir finansman kalemini oluşturuyor. Bu anlamda Türkiye’de toplam turist sayısının yüzde 10’unu oluşturan Rusların tekrar Türkiye’yi tercih etmesi turizm gelirlerinde artışın önünü açabilir. Bu da önümüzdeki dönemde cari açığın azalmasında katkı yaratacak bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabi turizmin yanı sıra her iki ülke ile enerji anlamında da bağımlılığımız bulunmaktadır. Bu ikili ilişkilen normalleşmeye başlaması enerji sektörüne yatırımların da önünü açarak doğrudan ve dolaylı yatırımların da gelişmesine katkı sağlayabilir.

İsrail ile enerji ve ileri teknoloji işbirlikleri gündemde
TÜİK verilerine göre son beş yılda İsrail’e karşı sürekli dış ticaret fazlası verdiğimizi görüyoruz. İsrail’e sattığımız ürünlerin başında motorlu kara taşıtları gelirken, demir-çelik ve elektrikli makine ve teçhizat önemli ihracat kalemleri arasında yer alıyor. Bu anlaşma ile İsrail’in daha önce Ar-Ge yatırımları yüksek teknolojik ürünlerin Türkiye’ye transferinin yoluna açabilir. Aynı zamanda savunma sanayi yönelik ortak geliştirilen projelerin devam etmesi milli savunma sanayi zeminin hızlanmasında tecrübe aktarımı açısından önemli olabilir. Diğer yandan Türk firmaların İsrail’de enerji yatırımları hız kazanabilir. Hatırlanacağı üzere Zorlu Holding bu yılın hemen başında İsrail’de üçüncü enerji santralini devreye almıştı. Anlaşmanın ardından ve bürokrasinin tekrar devreye girmesi uzun zamandır gündemde olan İsrail gazının Türkiye’ye getirilmesi görüşmeleri hız kazanabilir. Yıllık 8-10 milyar metreküp kapasiteli proje İsrail gazının Avrupa’ya transferinde Türkiye’nin transit bölge olarak kullanılması, ülkemiz için enerji teminindeki çeşitlendirme açısından son derece önemli. Transit bölge olmanın getirdiği avantajın yanında enerji teminindeki çeşitlilik rekabeti artırarak Türkiye’nin pazarlıklarda elini güçlendirebilir.

Türkiye Fiyatlama Merkezi Olacak
Hatırlanacağı üzere Avrupa’ya Rus gazını taşıyacak “Türk Akımı” projesi, Rus uçağının düşürülmesi ardından durulma kararı alınmıştı. Rus haber ajanslarının verdiği bilgiye göre, Rus doğalgaz firması Gazprom, Türk Akımı boru hattı görüşmelerini devam ettirmeye hazır olduklarını açıkladı. Rusya’nın Avrupa’dan gelen tepkiler üzerine Rusya’dan gelip direk Avrupa’ya gidecek Güney Akım’a alternatifi olarak gündeme aldığı bu projenin gerçekleşmesi, Türkiye’nin daha ucuz Rus gazı alabileceği anlamına geliyor. Aynı zamanda hattın inşasının Trakya’ya ekonomik bir hareket getirebileceğini de söylemekte fayda var. Bölgede inşaat şirketlerinin projelerini uygulaması inşaat sektörüne hareketlilik getirecekken istihdama olan hatırı sayılır katkısı da göz ardı edilemez. Türk Akımı projesinin gerçekleşmesi Türkiye’nin enerjide transit ülke olma hedefi ve Enerji Borsası sayesinde Türkiye’nin bir fiyatlama merkezi olma hedefine yaklaşılacak.

Normalleşme TL’nin Pozitif Ayrışmasına Yol Açtı
İkili ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik atılan adımlar iç piyasa tarafından da olumlu olarak algılanıyor. Brexit’in gerçekleşmesiyle piyasada oluşan panik havası kuru psikolojik 3.00 seviyesine kadar çekmişti. Geldiğimiz noktada küresel piyasalarda devam eden endişeler gelişmekte olan ülke para birimlerini baskı altında tutmaya devam ederken olumlu politik gelişmeler Lira’nın pozitif ayrışmasını sağlıyor. Hafta başından bu yana Dolar karşı en çok değer kazanan para birimleri arasında Türk Lirası ve Rus Rublesi ön plana çıkıyor. Dolara karşı TL %0.40, Ruble ise %0.50 değer kazanmış durumda. Önümüzdeki günlerde ikili ilişkilerin düzelmesini sağlayacak somut adımların atılması TL’deki değer kazancını artırabilir. Fakat Türk Lirasında pozitif ayrışma dikkat çekse de teknik fiyatlamalarda 2.9000, destek seviyesi olarak çalışabilir. Yani bu yakınlaşma sonrası Dolar/TL’nin düşüşü 2.9000 seviyeleriyle sınırlı kalabilir. Çünkü küresel risk iştahı Brexit endişeleriyle beraber azalmış durumda ve bu gelişme hala TL varlıklarını kırılgan yapıyor. Bu noktada düşüşlerde daha çok bu noktayı izlemekte fayda var. Kur eğer gelişmelere bağlı olarak 2.9000 seviyesini aşağı yönlü kırarsa ancak o zaman düşüşlerin hız kazanması söz konusu olabilir.

 

0