Hürriyet ekonomi yazarı Uğur Gürses beklentinin üzerinde gelen enflasyon rakamlarını değerlendirdi ve Başçı’yı eleştirdi.

erdem basci tarihe gecti!Dün açıklanan enflasyon rakamları beklentilerinin üzerinde geldi. Hürriyet ekonomi yazarı Uğur Gürses bu beklenmeyen enflasyon rakamları sonrasında Merkez Bankası ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya eleştirilerde bulundu. Erdem Başçı enflasyon rakamını tutturamamasıyla ilgili rekor kırdı. Gürses’e göre, “Geliri yüksek olanların tuzu kuru; enflasyonun bedelini yine düşük gelirli ve yoksullar ödeyecek”… İşte Gürses’in o yazısı;

Hani o siyasetçilerin çok sevdiği ifade ile söyleyeyim, ‘millet iradesinin temsil edildiği yerde’ yani Meclis’in yaptığı yasa ile bir görev verilmiş Merkez Bankası’na; fiyat istikrarı.

Bunu, ‘her yıl enflasyonu tek hanede, misal yüzde 8’de tut’ diye anlayanlar olabilir; ama değil.

Fiyat istikrarı basit tanımı ile enflasyonun gündelik yaşamda hissedilmeyeceği ya da dikkate alınmayacağı bir yere getirip orada tutmak demek.

Yıllık yüzde 2 seviye olarak karşılığı. Altı da üstü de dengesizlik olarak kabul ediliyor. Yüksek bir seviyeden bu seviyeye gelmek de hemen olmuyor.

Orta vadeli bir geçiş olması gerekiyor. Bizim 2000’li yılların başlarında yaptığımız gibi; orta vadeli yani 3’er yıllık enflasyon hedefleri koyarak.

Yapamadığımız ise bunların tutturulmasına odaklanma.

Türkiye çift haneli yüksek enflasyon patikasından tek haneli basamağa 2004’te indi. 12 yıldır enflasyon tek hanede ama yine de yüksek. Sadece 4’ünde hedefler tutturulabildi.

Enflasyonu tek haneye düşürdük diye 2005 başında paramızdan 6 sıfır attık; yani para reformu yaparak yeni bir sayfa açıp, yeni bir başlangıç yaptık. Ancak 11 yılda birikimli yüzde 136.7 enflasyonla yeni paramızın da satın alma gücünü erittik.

Para reformunun tamamlandığı 2006 sonunda piyasadaki kağıt paraların (emisyon) kupür dağılımı bunu söylüyor zaten; 2006’da cebimizdeki kağıt paranın yüzde 71’i 50 TL’lik ve altındaki banknotlardan oluşurken, 2015 sonunda bu yüzde 20’sine düşmüş, cebimizdeki paraların yüzde 79’u 100’lük ve 200’lük banknotlardan oluşmuş.

Bunun anlamı, enflasyonun aşındırmasıyla günlük alışverişlerde artık 20’lik ya da 50’lik ‘küçük’ banknotlar yetmemeye başlamış, daha fazla 100’lük ve 200’lük banknot taşımaya başlamışız.

O kadar kredi kartı ya da banka kartı kullanımının yayılması, pazarlarda bile POS cihazı kullanılmasına karşın.

Merkez Bankası 2002’de örtük, 2006 ve sonrasında açık biçimde yürüttüğü enflasyon hedeflemesinde 14 yılda 6 defa hedefi tutturmuş.

Serdengeçti döneminde 4, Yılmaz döneminde hedefin yükseltilmesiyle de 2 defa tutturulan enflasyon hedefi, Başçı döneminde hiç tutturulamamış oldu.

Başçı bu açıdan 5 yıllık görev süresince enflasyon hedefini tutturamayan başkan olarak tarihe geçti.

Hem de bir merkez bankası başkanının kâbusu olan döviz kıtlığı yerine işini kolaylaştıracak döviz bolluğu yaşanan bir dönemde.

Bol likiditenin gölgesine sığınılarak faizi düşük tutma uğruna, sorunlar ‘halı altına’ süpürüldü. İşler terse döndüğünde acısı zamana yayılarak çıkıyor.

Başçı enflasyonu ve kuru bir tarafa attı da büyüme ihya mı oldu? Hayır. Bu yıl yüzde 3.3’le biterse Başçı döneminde ortalama büyüme yüzde 4.3 olacak.

Hedeflerini tutturan Serdengeçti döneminde ortalama yıllık büyüme yüzde 7.3, Yılmaz döneminde küresel krizin getirdiği yüzde 4.8’lik küçülme dahil yüzde 3.3 olmuştu.

Hiçbir hedefi tutturamayan Başçı, tüm bu başarısızlığa karşın ikinci bir 5 yıl için göz kırpıyor; ‘görev verilirse yaparız’ duruşunda. Toplumun da çok umursadığı söylenemez.

Geliri yüksek olanların tuzu kuru; enflasyonun bedelini yine düşük gelirli ve yoksullar ödeyecek.

0