ABD’nin Rusya’ya Kırım’ın işgalinden sonra uygulamaya başladığı yaptırımlar çerçevesinde bugüne kadar toplamda 439 kurum ve 206 kişi listeye alındı. Ülke ekonomisi, düşen petrol gelirleri ve rubledeki değer kaybıyla çökerken, GSYH 2015 yılında 1,366 trilyon ve 2016 yılında 1,283 trilyon dolara geriledi.

Son  günlerde Rus rublesi ve Moskova borsasında yaşanan düşüşler Rusya’ya karşı ABD  başta olmak üzere Batılı ülkeler tarafından koordineli biçimde uygulanan ekonomik  yaptırımların etkisini tekrar gündeme getirdi.

Petrol ve doğalgaz zengini Rusya’ya karşı söz konusu yaptırımlar  Ukrayna’daki eylemleri nedeniyle ABD ve Batılı müttefikleri tarafından koordineli  biçimde 4 yıl önce başlamıştı. Bu yılın Mart ayında Moskova ile Londra arasında  diplomatik krize yol açan eski Rus ajan Sergey Skripal’in zehirlenmesi sonrasında  bazı Rus milyarderler ve onlara ait şirketler de kapsama alınarak yaptırım  listesi genişletilmiş ve kapsamı daha da derinleştirilmişti.

Batı, Rusya’ya karşı bankacılık, enerji ve savunma sektörlerindeki  belirli Rus şirketlerinin Batı’nın finans piyasalarına ve hizmetlerine erişimini  kısıtlayarak, özellikle petrol üretimi konusunda yüksek teknolojinin ve askeri  malzemenin Rusya’ya ihraç edilmesine ambargo koyarak yaptırım uyguluyor.

ABD Hazine Bakanlığı’nın eski Rus ajan Skripal’in zehirlenmesi  nedeniyle yaşanan kriz dolayısıyla geçen hafta bazı Rus milyarderleri ve onlara  ait şirketleri yaptırım listesine dahil etme kararının ardından  Rus rublesi,  dolar karşısında haftalık yüzde 7’den fazla değer kaybederken, Moskova’da dolar  bazlı RTS endeksi yüzde 10’dan fazla geriledi.

ABD’nin Rusya’ya Kırım’ın işgalinden sonra uygulamaya başladığı  yaptırımlar çerçevesinde bugüne kadar toplamda 439 kurum ve 206 kişi listeye  alındı. Rusya, ABD’nin terörü finanse eden ülkeler listesinde bulunan İran’dan  sonra en fazla yaptırım uyguladığı ikinci ülke olarak dikkati çekiyor.

Rusya’nın enerji, finans, inşaat ve savunma gibi birçok farklı  sektöründe faaliyet gösteren Rosneft, VTB Bank, Gazprom, Sberbank ve Novatek gibi  en büyük şirketlerinin ve iştiraklerinin yer aldığı listede, kamuya ait olan  birçok kurum da bulunuyor.

Ukrayna dolayısıyla listedeki birçok isim, Rus hükümetinin yanı sıra  Kırım’daki ayrılıkçı “Luhansk Halk Cumhuriyeti” ile “Donetsk Halk Cumhuriyeti”nin  üst düzey yetkililerinden oluşuyor.

ABD’nin siber saldırılar ve seçimlere müdahale çerçevesinde uyguladığı  Rusya yaptırımları listesinde ise 10 kurum ve 36 kişi bulunuyor.

Söz konusu listede, Rusya’nın Ana İstihbarat Direktörlüğü ve Federal  Güvenlik Ajansı, üst düzey kamu yetkilileri ve Putin yönetimine yakın oligarklar  öne çıkıyor.

ABD’nin yaptırımlarına maruz kalan kamu kuruluşları, özel şirketler ve  şahısların toplam sayısı 693’ü buluyor.

RUS EKONOMİSİ BÜYÜK YARA ALDI

ABD’nin yaptırımlarının Rusya ekonomisine yıllık maliyetini ölçmek  petrol fiyatlarındaki dalgalamalar nedeniyle kolay olmasa da belirli göstergeler  ülkenin milyarlarca dolar kaybettiğine işaret ediyor.

Dünya Bankası’nın verilerine göre, Rusya’nın gayri safi yurtiçi  hasılası (GSYH) yaptırımlar başlamadan önce 2013 yılında  2,231 trilyon dolar  seviyesindeydi.

ABD ve AB’nin 2014 yılının mart ayında uygulamaya koydukları  yaptırımlar, Rusya’nın GSYH’sinin 2,064 trilyon dolara düşmesine neden oldu. Bu  ülke ekonomisinin  2009 yılından beri ilk daralışı olarak kayıtlara geçti.

2015 ve 2016 yılları ise ağırlaşan yaptırımlarla birlikte petrol  fiyatlarındaki düşüşün Rusya ekonomisini dibe çektiği yıllar oldu. Ülke  ekonomisi, düşen petrol gelirleri ve rubledeki değer kaybıyla çökerken, GSYH 2015  yılında 1,366 trilyon ve 2016 yılında 1,283 trilyon dolara geriledi.

Ülke ekonomisinin 2017 yılında ise baz etkisi sayesinde yüzde 1,5  büyüdüğü tahmin ediliyor.

OLİGARKLAR BİR GÜNDE 16 MİLYAR DOLAR KAYBETTİ 

Bununla birlikte, ABD’nin 6 Nisan’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir  Putin’e yakın oligarkların kara listeye alması çok sayıda zengin Rus vatandaşının  servetlerinde büyük gerilemelere neden oldu.

Bloomberg Milyarderler Listesi’ne göre sadece listeye alınan 12  oligark değil birçok Rus zengini yaptırımlar nedeniyle para kaybederken, bir  günde kaybedilen toplam rakam 16 milyar dolara ulaştı.

Washington yönetimi, son yaptırımlarıyla Rus oligarkları Putin  yönetimini desteklemekten vazgeçirmeyi hedefliyor.

“YAPTIRIMLAR ETKİLİYOR AMA YAPISAL BİR KRİZE SOKABİLECEK KADAR  DEĞİL” 

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay  Tanrısever, Rusya’ya karşı yaptırımlara ilişkin AA muhabirinin sorularını  yanıtladı.

Söz konusu yaptırımların Rusya’nın ekonomisini önemli ölçüde  etkilediğine değinen Tanrısever, ancak Rus ekonomisinin stratejik sektörleri olan  enerji, madencilik ve savunma sanayisinin bu yaptırımlardan henüz çok ciddi  düzeyde zarar görmediğini söyledi.

Tanrısever, Rusya’nın yaptırımların etkisini en az düzeyde tutabilmeyi  başarabildiğini ifade ederek, “Bundan dolay henüz bu yaptırımların ülke  ekonomisini yapısal bir krize sokabilecek kadar etkili olduğunu söylenemez”  dedi.

Rusya’nın yaptırımlara dönük tepkisinin çok düşük profilli ve sembolik  düzeyde olduğuna değinen Tanrısever, “Rusya Devlet Başkanı Putin’in bu  yaptırımlara karşı daha etkili karşı tedbirler almamasındaki en önemli neden, bu  tedbirlerin Rusya’yı Batı’dan daha da uzaklaştıracak ve Batılı ülkeleri de  Rusya’ya karşı daha da güçlü bir şekilde kenetleyecek olmasındandır. Bu nedenle,  Putin ve Rusya yöneticileri daha çok Batılı ülkelerdeki Rusya yanlısı çevrelerle  ilişkilerini çeşitli yöntemlerle geliştirerek, bu ülkelerin iç kamuoyunu  yaptırımların  sonlandırmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu çabaların etkileri  özellikle Avrupa ülkelerindeki iç politika gelişmelerinde görülse de şu an  itibarıyla mevcut yaptırımların sonlandırılmasını sağlayabilecek ve yeni  yaptırımların uygulanabilmesini engelleyebilecek düzeyde değildir.”  değerlendirmesinde bulundu.

Batı ile Rusya arasında son 1 aydır yaşanan diplomatik gerilim ve son  günlerde Rusya’da görülen ekonomik dalgalanmayı ekonomik savaşın bir göstergesi  olarak görmenin çok doğru olmayacağını savunan Tanrısever, şöyle devam etti:

“Ancak, Rusya’daki Batılı yatırımcıların kendi yatırımları için daha  güvenli buldukları başka piyasalara yönelmeleri Rusya’nın kırılgan makroekonomik  dengeleri üzerinde kısa vadeli ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Orta vadede ise  Rusya’nın kendi rezerv ve ekonomik imkanlarını kullanarak sürdürülebilir bir  makroekonomik dengeyi sağlaması çok zor olmadığından son günlerdeki  dalgalanmaların ne ölçüde orta ve uzun vadeli etkilerinin olabileceğini bugünden  kestirmek çok güçtür.  Her ne kadar sokaktaki Rus vatandaşların büyük çoğunluğu  yaptırımlardan ve Batı ile ilişkilerin bozulmasından çok hoşnut değillerse de bu  gelişmelerin sorumlusunun Batılı ülkelerin izledikleri ve Rusya karşıtı olarak  gördükleri politikaların olduğunu düşünmektedirler. Ukrayna krizinde Rusya’nın  Kırım’ı ilhak etmesini ve Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçılık hareketlerini  etnik Rusların ve Rusya yanlılarının meşru müdafaa haklarını kullanmalarının bir  sonucu olarak gördüklerinden, bu konudaki ısrarcı politikasından dolayı Putin’i  güçlü şekilde desteklemektedirler. Yine geçtiğimiz ay içinde yapılan Rusya Devlet  Başkanlığı seçimlerinde Putin’in yüksek popüleritesini hala koruyor olması da bu  desteğin sürdüğünü göstermektedir.” 

1