Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Atılal, “Borsada şirketlerin karları 2017 yılında beklentileri aşarken, 2018 yılında ekonomi yönetiminin sağlayacağı teşviklerden yararlanacak sektör ve şirketlerin öne çıkması bekleniyor” dedi.

Borsa İstanbul’da payları işlem gören şirketlerin karları 2017 yılında beklentileri aşarken, 2018 yılında ekonomi yönetiminin sağlayacağı teşviklerden yararlanacak sektör ve şirketlerin öne çıkması bekleniyor.

Analistler, 2017 yılında Borsa İstanbul’daki şirket karlılıklarının yatırımcılar açısından tatmin edici olduğunu belirterek, 2018 yılında ekonomi yönetiminin teşvik ve destekleri ile pozitif görünümün devam etmesinin beklendiğini kaydetti.

Şirket karlılıklarına ilişkin pozitif beklentilerle BIST 100 endeksi için 1 yıllık hedefin 130.000 ve 135.000 seviyeleri olduğunu aktaran analistler, sektör ve hisse bazlı hareketlerin öne çıkacağını vurguladı.

Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal, açıklanan 2017 finansal sonuçlara göre karlılıkların öngörülerden iyi, operasyonel karlılığın da beklentiler dahilinde olduğunu kaydetti.

Şirketlerden yüzde 54’ünün net karının beklentilerin üzerinde, yüzde 3’ünün ise öngörülerin altında kaldığına dikkati çeken Atılal, “Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kar (FAVÖK) marjlarına baktığımızda havayolları, diğer imalat, demir çelik, cam ve otomotiv sektöründeki artışların dikkat çektiğini görmekteyiz. Yıllık bazda ise Borsa İstanbul şirketlerinin net karları yüzde 39 büyüdü.” ifadelerini kullandı.

Atılal, sektörel gelişmeler, genel kur ve faiz beklentilerindeki değişiklerle birlikte BIST 100 endeksine ilişkin hedeflerinin orta vadede 125,000 seviyesi, 1 yılık periyotta ise mevcut 117,000 seviyesine göre yüzde 15,4’lük yükseliş potansiyeli içeren 135.000 seviyeleri olduğunu kaydetti.

Endeksin seviyesinden ziyade yatırımcıların portföyündeki hisselerin performansının önemli olduğuna dikkati çeken Atılal, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Hükümetin ekonomide en ufak bir yavaşlamaya razı olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla uzun süredir yavaş seyreden ve ithal malı talebini artıran özel sektör sabit sermaye yatırımlarına da dev teşvikler gelmesi bekleniyor. 22 firma 100 milyar liranın üzerinde proje için teşvik belgesi başvurusunda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 29 Mart’ta düzenlenecek törenle teşvik belgelerini firmalara vereceğini ve yatırım talebinde, enerji, petro-kimya, sağlık, madencilik, tarım teknolojileri, haberleşme sektörlerinin başı çektiğini yetkilerin yaptığı açıklamalardan biliyoruz.”

ATILACAK ADIMLAR ŞİRKETLERE MALİYET AVANTAJI SAĞLAYACAK

Atılal, ekonomi yönetiminin reel sektör ve finans alanını destekleyici adımlarının şirketlere önemli maliyet avantajları sağlamasını beklediklerine değinerek, bunun da genel karlılıklarını bozan etmenlerin azalmasına, dolayısıyla daha verimli ve karlı olmalarına imkan yaratacağını dile getirdi.

Yatırımcıların da bu durumdan yararlanacaklarını söyleyen Atılal, “Başta cari açığımızı azaltıcı yatırımlar olmak üzere, enerji, petro-kimya, sağlık, madencilik, tarım teknolojileri, savunma ve haberleşme sektörlerinin en fazla yarar sağlayacak sektörler olmasını bekliyorum. Bu ana sektörler dışında çimento, cam ve çelik sektörü de teşviklerden yararlanabilir.” dedi.

Atılal, 2018 yıl sonu için demir-çelik, enerji, bilgisayar, yazılım, havacılık, gübre, petro-kimya ve cam sektörünün diğer sektörlere göre daha iyi performans göstermesini beklediğini, ancak yatırımcıların hisse seçimi konusunda profesyonellerden yardım almaları gerektiğini vurguladı.

Gedik Yatırım Ekonomisti Erol Gürcan da 2017 yılında payları borsada işlem gören şirketlerin karlılıklarında yıllık bazda önemli artışlar görüldüğünü belirterek, “Bu durumda, ilgili otoriteler tarafından ekonomiyi ve finansal piyasaları destekleme yönünde atılan adımların, özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) ve KDV-ÖTV indirimlerinin önemli katkı sağladığını söylemek mümkün.” dedi.

Gürcan, ekonomi yönetiminin destekleyici adımlarıyla birlikte, yurt içi iktisadi faaliyette gözlenen toparlanma, döviz kurlarının dış ticaret açısından rekabetçi seviyelerde bulunması, Avrupa ekonomisindeki iyileşme ve turizmde gözlenen hareketliliğin özellikle banka dışı şirketlerin karlılıklarında ciddi bir artış sağladığını söyledi.

KGF kaynaklı kredi büyümesinde gözlenen hızlı artışın bankacılık sektörü karlılığını desteklediğini aktaran Gürcan, buna karşın mevduat büyümesinde benzer bir artış görülmemesi, enflasyondaki yükseliş, TCMB’nin izlediği sıkı para politikası ve Hazine’nin iç borçlanmasında gözlenen artışın bankacılık sektörü maliyetlerini artırdığını söyledi.

BANKACILIK SEKTÖRÜ ÖNE ÇIKABİLİR

Gürcan, banka ve banka dışı şirketlerin kar büyümesinde gözlenen bariz ayrışmanın hisse ve sektör endekslerinin getiri performansları üzerinde de net bir şekilde hissedildiğini belirterek, 2017’de gerek TL bazlı gerekse dolar bazlı getiri açısından küresel borsalar arasında en olumlu performansa sahip olan Borsa İstanbul’daki yükselişin, sadece önceki dönem iskontosuyla değil, şirket karlılıklarıyla da desteklendiği kaydetti.

Endekste 2018 yılındaki olası yukarı yönlü hareketlerde bankacılık sektörünün bir miktar daha ön plana çıkmasını bekleyen Gürcan, “Özellikle enflasyon tarafında baz etkisi kaynaklı görülen iyileşme eğiliminin kalıcı bir düşüş trendine dönüşmesinin, bankacılık sektörünün maliyetleri ve menkul kıymet portföyünü destekleyerek bir katalizör etkisi yaratabileceğini düşünmekteyiz. BIST 100 endeksi açısından kısa vadede oynaklıklar görülebilecek olsa da orta ve uzun vadeli genel eğilimin yukarı yönlü kalmaya devam edeceğini, gelecek 1 yıllık dönem için 130.000 seviyelerinin radarda kalmaya devam ettiğini değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Gürcan, 2016 yılının ikinci yarısında ve özellikle 2017 yılı içinde ekonomi yönetimi tarafından atılan adımların şirket finansalları ve genel iktisadi faaliyet üzerinde oldukça olumlu bir etkiye neden olduğunu belirterek, mart ayı sonunda açıklanacak 2017 yılı ekonomik büyümesinin yüzde 7 seviyelerinde gerçekleşeceğini tahmin etti.

2018 yılına ilişkin ilk ekonomik göstergelere göre genel olarak iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam ettiğini, ancak 2017 yılındaki teşvikler kaynaklı olarak yakalanan güçlü rakamların baz etkisi oluşturması nedeniyle benzer seviyelerde büyümenin yakalanmasının oldukça zor olduğu söyleyen Gürcan, şöyle konuştu:

“Hükümetin teşvik çalışmalarının bu yılki şirket karlılıkları ve genel iktisadi faaliyetteki momentumun ne ölçüde korunabileceği açısından oldukça belirleyici olacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte, söz konusu teşviklerin ekonomik büyüme ve kar büyümesinin yanı sıra yüksek seyreden enflasyon ve cari açık ile bütçe dengesi üzerinde oluşturacağı potansiyel etki de oldukça kritik bir önem arz etmekte.”

Gürcan, şu ana kadar gelen açıklamalara bakıldığında ekonomi yönetiminin teşviklerinden, yerli üretimin stratejik öneme sahip olduğu alanlar ve ihracat ağırlıklı sektörlerin önemli ölçüde yararlanacaklarını tahmin ederek, başta savunma olmak üzere, petro-kimya, metalurji, enerji, sağlık ve otomotiv sektörlerinin de izlenmesi gerektiğini kaydetti

 

0