TCMB beklentilere paralel şekilde faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan daha indirerek, tüm zamanların en dar faiz koridoruna geçti. Peki faizde indirimler devam edecek mi? İşte uzman cevapları..

Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) mayıs ayı toplantısında beklentilere paralel şekilde faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan daha indirerek, tüm zamanların en dar faiz koridoruna geçti. Nisan ayından bu yana 50’şer baz puanlık yapılan indirimlerle faiz koridorunun genişliği 175 baz puana çekildi.

Peki ABD Merkez Bankası’nın (Fed) temmuz ayında faiz artırımına gidebileceğine yönelik beklentiler son dönemde artarken, Merkez bundan sonra indirime gidecek mi yoksa bekle gör politikası mı izleyecek?

Paranın Uzmanları böyle değerlendirdi:

KAPİTALFX ARAŞTIRMA UZMANI ENVER ERKAN:

‘KREDİ MALİYETLERİNE YANSIMASI OLASI’

“Merkez Bankası beklendiği gibi faiz koridoru üst bandı olarak nitelendirilen gecelik borç verme faizini, daha önceden rotasını çizdiği” sadeleştirme” politikası kapsamında 50 baz puan daha indirdi ve yüzde 9 seviyesine getirdi. Böylece TCMB 175 baz puanlık bir faiz koridoruna sahip oldu ki, bu Merkez Bankası “koridor” enstrumanını kullanmaya başladıktan sonraki en dar aralığa işaret ediyor. Merkez Bankası aynı zamanda geç likidite penceresi uygulaması kapsamında gecelik vadede uyguladığı borç verme faiz oranını da yüzde 11’den yüzde 10,50’ye indirmiştir. Diğer enstrumanlarda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

Nisan ve Mayıs aylarında yüzde 6,50 bandının hemen üzerinde gerçekleşen yıllık manşet enflasyon ve Fed’in faiz artırım sayısının 2016 yılı için piyasa konsensüsü bazında 1’e inmiş olması aslında Merkez Bankası’nın istediği ortamı yaratmıştı. Her ne kadar uzun vadede Brexit endişeleri küresel piyasalarda oynaklığa sebebiyet vermiş olsa da, son günlerde o tarafta da tersine dönen risk iştahı 25 – 50 baz puanlık üst bant indirimine uygun ortam oluşturmaktaydı. Marjinal fonlama oranının yüzde 9’a çekilmesi ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini de yüzde 8,40’lardan yüzde 8 bandına doğru çekecektir. Piyasa faizlerinde ise 2 yıllık tahvilin bileşik getirisinin yüzde 9 – 8,50 bandına yerleşmesi beklenebilir. Bunun kredi maliyetlerine yansıması da olasıdır.

‘UZUN VADEDE ENDİŞELERİMİZ SÖZ KONUSU’

Kısa vadede, büyük ihtimalle İngiltere’nin de AB içinde kalmaya devam edeceğini varsaydığımızda nefes alacak alan var gibi görünüyor. Ancak uzun vadede endişelerimiz söz konusudur. Merkez Bankası piyasanın önünden gitmektedir. Enflasyon konusunda, uzun vadeli beklentileri değil de son gelen 2 veriyi referans alması bu konudaki en önemli risktir. Faiz indirimlerinde ise hareket alanının artık çok kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Amaç ortodoks para politikası uygulamaları çerçevesinde faizi yüzde 8 – 8,50 civarlarında dengeleyerek tek bir politika faizi yaratmak. Ancak bu denge noktası ne kadar aşağıda olursa TL üzerinde o kadar uzun vadede kırılganlık yaratacaktır. Özellikle para politikalarında erken veya geç hamle yapmanın geri dönüşlerinin çok sert olabildiğini düşünecek olursak (Ocak 2014 kaosunu hatırlayalım) Merkez Bankası’nın hareket esnekliği ortadan kalkacaktır.

Kısa vadede piyasa koşullarını kötüleştirecek bir faktör bulunmamaktadır. Ancak gündem özellikle içeride tekrar hareketlenecektir. Siyasi ve jeopolitik kanatta gerçekleşecebilecek gelişmelerin halen risk primimiz üzerinde tehdit oluşturduğunu hatırlamak gerekmektedir. Uzun vadeli enflasyon beklentileri de yüksek kalmaya devam etmektedir. Küresel ekonomilerdeki trend de halen negatif olmaya devam etmektedir. Sadeleşme politikasında hareket alanının daralması nedeniyle “kara göründü”, ancak Merkez Bankası’nın bir faiz hamlesiyle faiz koridorunu 19 Temmuz’da 8,50 – 7,50 – 7,25 şekline sokması da olasıdır. Bundan sonrasının ise “sadeleşme” değil, “gevşeme” olacağını düşünüyoruz.

Kısa vadede USD/TRY net bir tepki vermedi. Fiyatlamalarda ana etkenin dolar endeksi olduğunu düşünmekteyiz. Brexit endişelerinin hafiflemiş olması da şu anda rüzgarın gelişmekte olan ülke piyasalarının arkasından esmesini sağlıyor. Kurda sert geri çekilme veya yükselişler, güçlü global hareketlerle mümkün olabilir. Bunun da ilk etapta belirleyici Perşembe günü İngiltere referandumundan gelecek olan sonuçtur. Daha sonrasında kritik virajlar 10 Temmuz MHP kongresi, 19 Temmuz PPK toplantısı, 26 Temmuz Enflasyon Raporu sunumu ve 27 Temmuz Fed toplantısı olarak görünmektedir.”

İNTEGRAL MENKUL DEĞERLER ARAŞTIRMA DİREKTÖRÜ TUNCAY TURŞUCU: 

BEKLENTİLERE PARALEL…

“Merkez Bankası beklentilere paralel olarak üst bant faizini 50 baz puan indirerek %9.50’den %9.00 seviyesine indirdi. Politika faizi %7.50’de ve alt bant olarak ifade edilen borçlanma faizi ise %7.25 seviyesinde bırakıldı.

Karar metninde enflasyon ile ilgili paragraf dışında hepsi bir önceki metnin aynısı. Enflasyon konusunda çekirdek enflasyondaki iyileşme metne girerken, manşet enflasyonda belirgin düşüşe işaret etmiş. Hizmet enflasyonu ve birim işgücü maliyetlerindeki gelişmeler nedeni ile sıkı duruşun korunacağı ifade edilmiş.

USD TRY’DE ÖNEMLİ BİR DEĞİŞİM OLMADI…

Karar sonrasında USDTRY kurunda önemli bir hareketlilik görülmedi. Bu, TL üzerinde 50 baz puanlık indirimin fiyatlanmış olduğunu gösteriyor. 2 yıllık gösterge tahvil faizinde ise %9.09 seviyesinde seyir izleniyor. Birkaç gündür gösterge tahvil faizinde 30 baz puanlık bir gerileme fiyatlamalara yansıtılmıştı. BIST endeksinde de önemli bir değişim yok. USDTRY’de 2.8880 seviyesinin altına gerilemesi için daha güçlü global rüzgar gerekiyor.

EN DAR ARALIK…

Yapılan indirim ile üst bant ile politika faizi arasında 150 puanlık, alt bant ile üst bant arasında ise  175 puanlık bir aralık oluşmuş durumda. Bu tarihsel olarak en dar aralık olarak ifade edilebilir. Fonlama maliyetlerinin son seviyesi olan %8.35 seviyesinden bir miktar daha %8’e doğru gevşemesi beklenebilir. Metin genel olarak faiz indirimlerinin devam edebileceği havasına sahip bulunuyor. Ancak bu noktadan sonra yapılacak faiz indirimi öncekilere göre daha fazla enflasyona bağlı olacak. Enflasyon izin verdiği sürece faiz indirimi süreci devam edebilir. Yıl sonunda enflasyonun %7.5 seviyesine doğru yükselebileceği beklentileri devam ediyor. Buna bakıldığında sonraki toplantılarda faiz indirimi için uygun alan oldukça sınırlı görünüyor.”

1